Translate

29 Mart 2014 Cumartesi

Özelleştirme ve sonrası

Özelleştirme işe yaradı mı?

Türkiye Cumhuriyeti’nin, Osmanlı İmparatorluğu’ndan devraldığı yapıda, sanayi üretimi yapan, en önemlisi Sanayi ve Maadin Bankası (sonradan Sümerbank ve Etibank) olan bazı kamu iktisadi teşebbüsleri vardı. Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren uzun bir süre özel kesimin yeterince büyük olmaması, sermaye birikimi eksikliği ve birçok konuda girişimcilik yetersizliği gibi konular geçerliydi. Bu nedenle yeni kamu iktisadi teşebbüsleri kurulmaya devam etti. 1980’lerden başlayarak bütün dünyayı özelleştirme modası sardı. Artık yeni moda, kamu kurumları kurmak değil, özel kesimin yolunu açmaktı. Bunun sonucunda birçok ülkede kamu kesimi, elindeki üretim birimlerini özel kesime satmaya başladı. Özelleştirme denilen bu olgu Türkiye’ye yansıdı ve asıl etkisini 2003 – 2013 arasındaki 11 yıllık dönemde gösterdi.

Özelleştirmenin iki önemli amacı söz konusu: (1) Kamu kesimi elinde zarar eden ya da yeterince kâr edemeyen şirketleri özel kesime devrederek bunların kârlı ve verimli çalışmasının sağlanması. Bildiğim kadarıyla bu konu üzerinde bir çalışma henüz yapılmadı. Dolayısıyla bu şirketlerin özel kesime devredildikten sonra eskiye göre ne kadar daha verimli ve kârlı çalıştıklarını bilmiyoruz. (2) Özelleştirmeden elde edilecek gelirlerle kamu kesiminin borcunun düşürülmesi ve yükünün hafifletilmesi. Bu ikinci konuyu irdeleyebilmek için bazı verilere başvuracağım.  

Sunacağım ilk veri seti 2003 – 2013 yılları arasında elde edilen özelleştirme gelirlerini ve özel kesimin dış borçlarındaki gelişimi gösteriyor (Kaynak: Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Hazine Müsteşarlığı.)

Yıllar
Özelleştirme Geliri (Milyar USD)
Özel Kesim Dış Borcu
2003
0,2
49
2004
13
64
2005
8
85
2006
8
121
2007
4
161
2008
6
189
2009
2
172
2010
3
191
2011
1
201
2012
3
228
2013
13
255
Toplam
62
255

Bu tabloya göre Türkiye, söz konusu 11 yılda yaptığı özelleştirme işlemleri sonucunda toplam 62 milyar dolar özelleştirme geliri elde etmiş bulunuyor. Bu, yılda ortalama 5,6 milyar doların üzerinde bir özelleştirme gelirine denk geliyor. 62 milyar dolar dış borç stokunun düşürülmesi açısından önemli bir miktar. Buna karşılık özel kesimin dış borçlarında görülen artışın bir bölümünün bu özelleştirmelere yönelik satın almalardan oluştuğunu vurgulamak gerekir. Özelleştirilen kamu kuruluşlarını satın almak isteyen özel kesim kuruluşları bu satın almaları gerçekleştirebilmek için dışarıdan finansman buldukları için bu tutarlar özel kesim dış borçlarını artırmış görünüyor. Buna karşılık özel kesimin dış borç stokundaki artış, özelleştirmenin tamamını borçlanarak karşılamış olsalar bile, çok yüksek bir artış. Bu, bize özel kesimin, özelleştirme dışındaki ihtiyaçları için de dışarıdan oldukça yüklü borçlanmalara girdiğini gösteriyor.  

İkinci olarak kamu kesiminin iç ve dış borç stokunu gösteren tabloyu sunacağım (Kaynak: Hazine Müsteşarlığı. Not: Bu tabloda yer alan kamu iç borç stokunu, karşılaştırmayı aynı temele indirgeyebilmek için, yıllık ortalama dolar kurlarını kullanarak dolara çevirdim.)

Yıllar
Kamu Dış Borcu 
(Milyar USD)
Kamu İç Borcu 
(Milyar TL)
USD Kuru
Kamu İç Borcu 
(Milyar USD)
Toplam Kamu Borcu 
(Milyar USD)
2003
63
194
1,49
131
194
2004
69
224
1,43
157
226
2005
65
245
1,35
181
246
2006
67
251
1,44
174
241
2007
67
255
1,30
196
263
2008
70
275
1,28
214
284
2009
74
330
1,56
212
286
2010
78
353
1,50
235
313
2011
79
369
1,67
221
300
2012
82
387
1,79
216
298
2013
86
403
1,90
212
298
Toplam
86
403
212
298

Tabloya göre 2003 yılında 63 milyar dolar olan kamu dış borç stoku 2013 yılsonu itibariyle 86 milyar dolara, 2003 yılında 131 milyar dolar olan kamu iç borç stoku 2013 yılsonunda 212 milyar dolara yükselmiş. Kamu kesiminin iç ve dış borç stokuna bir arada bakarsak 2003 yılsonunda 194 milyar dolar olan kamu kesimi toplam borç stoku, 2013 yılsonunda 298 milyar dolara çıkmış.

Kamu kesimi, 2003 – 2013 yılları arasında 62 milyar dolarlık özelleştirme geliri elde ettiği halde toplam borç stokunu düşürmek bir yana yüzde 54 oranında artırmış. Demek ki özelleştirme yukarıda değindiğim ikinci amacını gerçekleştirememiş.  

Son olarak Türkiye’nin özel kesim ve kamu kesimi dış borç stokunun toplamını yani Türkiye’nin dış borç stokunu özelleştirme gelirleriyle karşılaştırmalı olarak ortaya koyan tabloyu sunacağım (Kaynak: Hazine Müsteşarlığı, Kalkınma Bakanlığı. Not: Yapılan yatırımlar toplamı ilgili yıllardaki yatırımların GSYH'ya oranının ilgili yıllar GSYH sayılarıyla çarpılarak hesaplanmıştır.)

Bu son tablo bize özetle, Cumhuriyet tarihi boyunca yaratılmış kamu birikiminin önemli bir bölümünü 2003 – 2013 yılları arasında 62 milyar dolara sattığımızı, bunları satın alan özel kesimin bu satın almalar ve diğer yatırımları için yaptıkları borçlanmalar karşılığında borç stokunu 49 milyar dolardan 255 milyar dolara yükselttiğini gösteriyor. 

Yıllar
Özelleştirme Geliri (Milyar USD)
Özel Kesim Dış Borcu (Milyar USD)
Toplam Kamu Borcu (Milyar USD)
Yapılan Yatırımlar Toplamı (Milyar USD)
Bütçe Giderleri (Milyar USD)
2003
0,2
49
194
54
94
2004
13
64
226
76
99
2005
8
85
246
96
107
2006
8
121
241
116
122
2007
4
161
263
139
157
2008
6
189
284
162
177
2009
2
172
286
92
171
2010
3
191
313
147
196
2011
1
201
300
173
187
2012
3
228
298
157
202
2013
13
255
298
122
215
Toplam
62
255
298
1.334
1.726

Tablonun söylediği en önemli şey şu: Kamu kesimi 62 milyar dolarlık mal sattığı ve gelir elde ettiği halde iç ve dış borç stoku toplamını azaltmak bir yana, 194 milyar dolardan 298 milyar dolara çıkarmış. Buna karşılık aynı dönemde yapılan yatırımlar toplamı yaklaşık 1,3 trilyon dolara ulaşmış bulunuyor. Özel kesim dış borcu ve kamu kesiminin toplam borcunda ortaya çıkan yaklaşık 310 milyar dolarlık artışa karşılık 1,3 trilyon dolarlık toplam yatırım artışı söz konusu. Aynı dönem içinde bütçe giderleri 1,7 trilyon dolarlık bir toplama ulaşmış.


Bir benzetme yapmak gerekirse borçlarını ödemek için evdeki gümüşleri satan ailenin dönem sonunda daha fazla borçlu hale gelmesine benzer bir durumdayız. Buna karşılık ülke bir yandan bu kadar borçlanarak, bir yandan bütçe gelirlerini ve bir yandan da veri eksikleri nedeniyle tabloda yer veremediğimiz özel kesim harcamalarını kullanarak 1,3 trilyon dolarlık yeni yatırım yapmış.

Mahfi Eğilmez 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder